Silvan Kalesi

Silvan Kalesi: Tarihin ve Efsanenin Buluştuğu Muhteşem Kale

Diyarbakır’ın 82 kilometre doğusundaki Silvan ilçesinin kalbinde, binlerce yıllık geçmişiyle görkemli bir şekilde yükselen Silvan Kalesi, yalnızca mimari bir başyapıt değil, aynı zamanda sayısız medeniyetin izlerini taşıyan canlı bir tarih kitabıdır. Surlarıyla çevrili bu muhteşem yapı, dünyada dolgu sistemiyle inşa edilen tek kale-şehir olma özelliğiyle mimarlık tarihinde eşsiz bir konuma sahiptir.

Zamanda Yolculuk: Kalenin Tarihi Geçmişi

Silvan Kalesi’nin tam olarak ne zaman inşa edildiği kesin olarak bilinmemektedir. Ancak bu belirsizlik, kalenin gizemini ve çekiciliğini artıran unsurlardan biridir. Bazı araştırmacılar, ilk kent surlarının Milattan Önce 77 yılında Büyük Tigran Krallığı’nın başkenti olarak kurulduğunda inşa edildiğini öne sürmektedir. Bu dönemde Tigranokerta adıyla bilinen şehir, Helenistik Çağ’ın en büyük ve en önemli kentlerinden biriydi.

Kalenin tarihi, medeniyetler kadar zengin ve katmanlıdır. Milattan Sonra 410 yılında, Mar Marutha tarafından İran hükümdarı II. Şapur tarafından katledilen Hristiyan askerleri arasında ‘Kırklar’ olarak bilinen kırk Hristiyan şehidinin kemikleri büyük bir merasimle getirilerek kalede yapılan kemerlere gömülmüştür. Bu olaydan sonra Bizanslılar şehre Martyropolis, yani “Şehitler Şehri” adını vermişlerdir.

Altıncı yüzyılda Bizans İmparatoru Justinianus, Silvan Kalesi’ni esaslı bir şekilde güçlendirmiş ve bazı eklentilerle son şeklini vermiştir. Kale şehre kendi adını vererek Justinianopolis olarak adlandırılan bu stratejik nokta, Perslere karşı son derece önemli bir garnizon olarak kullanılmıştır. 639 yılında Hz. Ömer döneminde, İyaz Bin Ganm tarafından Bizanslıların idaresindeki Silvan fethedilmiş ve İslam medeniyetinin parçası olmuştur.

Hamdaniler ve Mervaniler yönetiminde kalenin önemi daha da artmış, yeni burçlar ve surlar eklenerek daha müstahkem bir duruma getirilmiştir. Kale, tarih boyunca Artuklu Beyliği, Eyyubiler, Anadolu Selçukluları, İlhanlılar, Akkoyunlular ve Karakoyunluların eline geçmiş, her medeniyet kendi izini bu görkemli yapıda bırakmıştır.

Mimari Özellikleri: Benzersiz Bir İnşaat Mucizesi

Silvan Kalesi’ni dünya mimarisinde benzersiz kılan en önemli özellik, yüksekliği 25 metreyi geçen surlarıyla dolgu sistemiyle yapılmış tek kale-şehir olmasıdır. Bu özellik, antik dönem mühendislik bilgisinin ne kadar ileri olduğunu gösteren çarpıcı bir kanıttır.

Kale, kalker taştan inşa edilmiş olup kareye yakın bir plana sahiptir. İçkale, dış sur ve dış suru çevreleyen ikinci bir surdan oluşan üç katmanlı bir savunma sistemine sahiptir. Bu katmanlı yapı, kalenin askeri fonksiyonunu en üst düzeye çıkarmak için tasarlanmıştır.

İki katlı olarak inşa edilen kale, doğudan batıya 600 metre, kuzeyden güneye 500 metre olmak üzere toplam 2200 metre uzunluğundadır. Bu muazzam boyutlar, kalenin ne kadar kapsamlı bir savunma yapısı olduğunu göstermektedir. Elli burcu ve dokuz kapısı bulunan kalenin her bir unsuru, stratejik olarak konumlandırılmıştır.

Kalenin kapıları dört ana yönde bulunmaktadır: dördü güney, ikisi kuzey, ikisi batı ve biri doğu yönünde. Bugün isimleri bilinen kapılar arasında Meyhane Kapısı, Boşat Kapısı, Kulfa Kapısı, Aşağı Mahalle (Deri Jer) Kapısı, Burcu Şah Kapısı ve Diyarbakır Kapısı yer almaktadır. Her bir kapı, kendi döneminin mimari özelliklerini yansıtan benzersiz detaylara sahiptir.

Zembilfroş Burcu: Taşa İşlenmiş Bir Aşk Efsanesi

Silvan Kalesi’nin elli burcundan biri, sıradan bir savunma yapısı olmaktan çok daha fazlasıdır. Zembilfroş Burcu, halk arasında anlatılan dokunaklı bir aşk hikayesiyle ünlenmiş ve bu efsane, burca ruh katmıştır.

Hikaye, dünya nimetlerini ardında bırakıp zembil (sepet) satarak geçinen Zembilfroş adlı bir adamla, Silvan Beyi’nin eşi arasında geçer. Hatun, bir gün şehirde zembil satarken Zembilfroş’u görür ve ona tutkuyla aşık olur. Zembil alma bahanesiyle onu saraya davet eder ve dizlerinin üstüne dökerek aşkını ilan eder. Ancak Zembilfroş, namuslu bir adam olarak bu aşka karşılık vermez.

Reddedilen Hatun, Zembilfroş’un karısını bulur ve ona değerli takılar karşılığında bir gece kocasının yerine geçme konusunda anlaşırlar. Yokluk içinde yaşayan kadın, bu teklifi kabul eder. Ancak Zembilfroş, gece eve döndüğünde yatağındaki kişinin ayak bileklerinde halhal olduğunu hisseder. Bu takıyı genellikle sultan hanımlarının ve kızlarının taktığını bilen Zembilfroş, hemen durumu anlar ve yataktan fırlayarak evden uzaklaşır.

Efsaneye göre Zembilfroş, Hatun’dan bir daha asla kurtulamayacağını anlayınca sarayın burçlarından kendini aşağı atmıştır. Kimilerine göre ise izini kaybettirmiş ve bir daha kimse onu görmemiştir. Bu hazin hikaye, bugün Zembilfroş Burcu olarak bilinen yapıya adını vermiş ve asırlar boyunca anlatılarak günümüze kadar ulaşmıştır.

Stratejik Konumu ve Askeri Önemi

Silvan Kalesi’nin konumu, tarihin her döneminde stratejik bir öneme sahip olmuştur. Antik çağlardan modern zamanlara kadar bölgede hakimiyet kurmak isteyen her güç, bu kaleyi ele geçirmeyi hedeflemiştir. Kalenin Diyarbakır ile doğu bölgeleri arasındaki konumu, ticaret yolları ve askeri hareketler açısından kritik bir nokta olmasını sağlamıştır.

Kale, Bizans döneminde Perslere karşı önemli bir garnizon görevi görmüştür. Yüksek surları ve çok katmanlı savunma sistemi, düşman saldırılarına karşı etkili bir koruma sağlamıştır. Her bir burç, farklı açılardan gelen tehditlere karşı gözetleme ve savunma amaçlı kullanılmıştır.

Osmanlı döneminde de kalenin askeri önemi devam etmiştir. Özellikle Birinci Dünya Savaşı sırasında, Mustafa Kemal Atatürk’ün 14 Nisan 1916’da Mirliva (General) olarak terfi ettiği 16. Kolordu Karargahı Silvan’da bulunmaktaydı. Bu dönemde verilen taarruz emri ile 7 Ağustos’ta Muş, 8 Ağustos’ta da Bitlis, Rusların elinden geri alınmıştır.

Günümüzdeki Durumu ve Koruma Çalışmaları

Binlerce yıllık tarihe tanıklık eden Silvan Kalesi, günümüzde önemli bir tarihi miras ve turizm değeri olarak karşımızda durmaktadır. Ancak zaman içinde yıpranma, doğal felaketler ve yetersiz bakım nedeniyle yapıda hasarlar oluşmuştur. Kalenin bazı bölümlerinde restorasyon çalışmalarına ihtiyaç duyulmaktadır.

Son yıllarda yapılan çalışmalar, kalenin korunması ve gelecek nesillere aktarılması yönünde önemli adımlar atmaktadır. Ancak bu muhteşem yapının tam anlamıyla restore edilmesi ve turizm potansiyelinin değerlendirilmesi için daha kapsamlı projelere ihtiyaç vardır.

Silvan Kalesi’nin surları üzerinde yürümek, burçlarından ilçeye bakmak ve her taşında binlerce yıllık hikayeler barındıran bu yapıyı keşfetmek, ziyaretçilere eşsiz bir deneyim sunmaktadır. Kalenin panoramik manzarası, fotoğraf tutkunları ve tarih meraklıları için vazgeçilmez bir duraktır.

Kültürel ve Turistik Değeri

Silvan Kalesi, yalnızca Diyarbakır’ın değil, Türkiye’nin en önemli tarihi yapılarından biridir. Dünyada dolgu sistemiyle yapılan tek kale-şehir olma özelliği, uluslararası düzeyde bir değer taşımaktadır. Bu özellik, kalenin UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilme potansiyelini artırmaktadır.

Kale, Malabadi Köprüsü, Hasuni Mağaraları, Selahaddin-i Eyyubi Camii ve diğer tarihi eserlerle birlikte Silvan’ı önemli bir kültür turizmi merkezi haline getirmektedir. Her yıl binlerce yerli ve yabancı turist, bu muhteşem yapıyı görmek ve tarihin derinliklerinde bir yolculuğa çıkmak için Silvan’ı ziyaret etmektedir.

Silvan Kalesi, taşlarında taşıdığı medeniyetlerin izleriyle, surlarında sakladığı efsanelerle ve mimari mükemmelliğiyle insanlığın ortak mirasıdır. Bu görkemli yapıyı korumak ve gelecek nesillere aktarmak, yalnızca yerel bir sorumluluk değil, evrensel bir görevdir. Kalenin her taşı, geçmişten geleceğe uzanan bir köprüdür ve bu köprüyü ayakta tutmak hepimizin görevidir.